بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَجَعَلُواْ بَيْنَهُۥ وَبَيْنَ ٱلْجِنَّةِ نَسَبًاۚ وَلَقَدْ عَلِمَتِ ٱلْجِنَّةُ إِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ ١٥٨

O'nunla cinnler arasında bir neseb bağı uydurdular. Andolsun ki; cinnler de, onların götürüleceklerini bilmektedirler.

– İbni Kesir

سُبْحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ ١٥٩

Allah, onların nitelendirdiklerinden münezzehtir.

– İbni Kesir

إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلْمُخْلَصِينَ ١٦٠

Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları müstesna.

– İbni Kesir

فَإِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ ١٦١

Muhakkak ki sizler ve taptıklarınız,

– İbni Kesir

مَآ أَنتُمْ عَلَيْهِ بِفَٰتِنِينَ ١٦٢

O'na karşı hiç fitneleyebilecek değilsiniz.

– İbni Kesir

إِلَّا مَنْ هُوَ صَالِ ٱلْجَحِيمِ ١٦٣

Tabii cehenneme girecek olan müstesna.

– İbni Kesir

وَمَا مِنَّآ إِلَّا لَهُۥ مَقَامٌ مَّعْلُومٌ ١٦٤

Bizim her birimizin belirli bir makamı vardır.

– İbni Kesir

وَإِنَّا لَنَحْنُ ٱلصَّآفُّونَ ١٦٥

Ve muhakkak ki biz; saf bağlayıp duranlarız.

– İbni Kesir

وَإِنَّا لَنَحْنُ ٱلْمُسَبِّحُونَ ١٦٦

Ve muhakkak ki biz; tesbih edenleriz.

– İbni Kesir

وَإِن كَانُواْ لَيَقُولُونَ ١٦٧

Onlar her ne kadar şöyle diyor idiyseler de;

– İbni Kesir

لَوْ أَنَّ عِندَنَا ذِكْرًا مِّنَ ٱلْأَوَّلِينَ ١٦٨

Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir zikir bulunsaydı;

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu